Sabah karanlik hala. Yola cikiyor, sokak bombos. Yururken topuklarinin sesi dovuyor sessizligi. Sokagin kosesinden onu goren taksi ilk musteri umuduyla durup bekliyor. O kadar yorgun ki elini kaldirip ' git' isareti bile yapamiyor. Onun yerine yonunu degistirip gol kiyisina yoneliyor. Sonbaharin keskin havasini soluyor. Nefesi bugu yapiyor, havaya karisiyor.Suyun sesi berrak, sicak nagmeler birakiyor kulaklarinda. Bu sarkiyi dinlerken sari yapraklarin yarattigi sari hali sanki ayaklarinin altindan kayiyor. Dusmemek icin yanibasinda beliren dev agaca tutunuyor. Ellerine degen tuller oldugunu farkediyor. Yukari bakiyor, bu bir dilek agaci. Binlerce istek agacin dallarindan sallaniyor. En tepedekinin oraya nasil asildigini merak ediyor. Uzansa tutabilir mi o dali? Zirveye ulasmayi oyle icten istiyor ki gozlerini simsiki kapiyor. Actiginda boyunundan gumus zincirler dokulen beyaz bir atin kendisine dogru kostugunu goruyor. Ona yaklastikca yavaslayan atin gozlerine sabahin bugusu cokmus. 'Gel, beni oraya cikar' diye fisildiyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder